Yayınlarımız
KİRA SÖZLEŞMELERİNDE TAHKİM
Av. Murat TEZCAN & Stj. Av. Hayrünnisa ÇEMEK
TAHKİM NEDİR?
Tahkim; Kanun’un izin verdiği konularda, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların devlet mahkemeleri yerine tarafların belirledikleri hakemler aracılığı ile çözümlenmesidir. Uyuşmazlığın tarafları arasında imzalanan ve uyuşmazlığın tahkim yargılaması ile çözüleceğinin karar verildiği sözleşme ise tahkim sözleşmesidir. Tahkim sözleşmesi, taraflar arasındaki sözleşmenin bir şartı olarak düzenlenebileceği gibi ayrı bir sözleşme şeklinde de yapılabilir .Tahkim sözleşmesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unda 412. Maddede düzenleme altına alınmıştır;
HMK m.412
Tahkim sözleşmesi, tarafların, sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamı veya bir kısmının çözümünün hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşmadır.
Tahkim sözleşmesi, taraflar arasındaki sözleşmenin bir şartı veya ayrı bir sözleşme şeklinde yapılabilir.
Tahkim sözleşmesi yazılı şekilde yapılır. Yazılı şekil şartının yerine getirilmiş sayılması için, tahkim sözleşmesinin taraflarca imzalanmış yazılı bir belgeye veya taraflar arasında teati edilen mektup, telgraf, teleks, faks gibi bir iletişim aracına veya elektronik ortama geçirilmiş olması ya da dava dilekçesinde yazılı bir tahkim sözleşmesinin varlığının iddia edilmesine davalının verdiği cevap dilekçesinde itiraz edilmemiş olması yeterlidir. Asıl sözleşmenin bir parçası hâline getirilmek amacıyla tahkim şartı içeren bir belgeye yollama yapılması hâlinde de tahkim sözleşmesi yapılmış sayılır.
Tahkim sözleşmesine karşı, asıl sözleşmenin geçerli olmadığı veya tahkim sözleşmesinin henüz doğmamış olan bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu itirazında bulunulamaz.
Yargılama sırasında tarafların tahkim yoluna başvurma konusunda anlaşmaları hâlinde, dava dosyası mahkemece ilgili hakem veya hakem kuruluna gönderilir.
Maddeden de anlaşılacağı üzere tahkim sözleşmesi için şu dört unsurun birlikte gerçekleşmesi gerekir;
· Hukuki bir ilişki
· Taraflar arasında belirli veya belirlenebilir bir uyuşmazlık
· Açık ve kesin tahkim iradesi
· Yazılılık
Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından biri olan tahkim sonucunda hakemler tarafından verilen kararlar da mahkeme tarafından verilen hüküm gibi bağlayıcı ve kesindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 13.04.2018 tarihli ve 2016/2 Esas, 2018/4 Karar sayılı kararında şöyle açıklanmıştır;
“…Yargı, devletin temel fonksiyonlarından biridir ve kural olarak taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözüm yeri mahkemelerdir. Ancak özel hukuka ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde mahkemeler yerine hakemlere başvurulması konusunda sözleşme yapılabilir veya taraflarca bağıtlanan sözleşmelere bu yönde bir hüküm konulabilir (HMK m. 412/2). Özel hukukun taraflara tanıdığı irade serbestisi, kendisini sözleşme yapıp yapmamak, sözleşmenin karşı tarafını ve içeriğini belirlemek noktalarında gösterdiği gibi taraflar arasında çıkmış ve çıkması muhtemel uyuşmazlıkları hakemler eliyle çözmek noktasında da gösterir. Hakem kararı, devlet mahkemeleri tarafından verilen karar gibi bağlayıcıdır. Bu hâliyle tahkim, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından biridir…”
Taraflar tahkim yargılamasını yapacak hakemleri ve hakemlerin seçim usulünü kararlaştırabilirler. Eğer aksi kararlaştırılmamışsa Kanun’un 416. Maddesinde belirtilen usul uygulanacaktır. Bu usule göre;
· Gerçek kişiler hakem seçilebilir
· Tek hakem seçilecek ise ve taraflar hakem seçiminde anlaşamazlarsa hakem, taraflardan birinin talebi üzerine mahkeme tarafından seçilir.
· Üç hakem seçilecek ise taraflardan her biri bir hakem seçer; bu şekilde seçilen iki hakem üçüncü hakemi belirler. Taraflardan biri, diğer tarafın bu yoldaki talebinin kendisine ulaşmasından itibaren bir ay içinde hakemini seçmezse veya tarafların seçtiği iki hakem seçilmelerinden sonraki bir ay içinde üçüncü hakemi belirlemezlerse, taraflardan birinin talebi üzerine mahkeme tarafından hakem seçimi yapılır. Üçüncü hakem, başkan olarak görev yapar.
· Üçten fazla hakem seçilecek ise son hakemi seçecek olan hakemler yukarıdaki bentte belirtilen usule göre taraflarca eşit sayıda belirlenir.
· Hakemin birden fazla kişiden oluşması hâlinde en az birinin kendi alanında beş yıl ve daha fazla kıdeme sahip bir hukukçu olması şarttır.
Taraflar hakemlerin seçim usulünü kararlaştırmış olmalarına rağmen;
· Taraflardan biri sözleşmeye uymazsa,
· Kararlaştırılmış olan usule göre tarafların veya taraflarca seçilen hakemlerin hakem seçimi konusunda birlikte karar vermeleri gerektiği hâlde, taraflar ya da hakemler bu konuda anlaşamazlarsa,
· Hakem seçimi ile yetkilendirilen üçüncü kişi, kurum veya kuruluş, hakemi ya da hakem kurulunu seçmezse,
hakem seçimi, taraflardan birinin talebiyle mahkeme tarafından yapılır. Mahkemenin verdiği karara karşı kanun yoluna başvurulamaz. (HMK m.416/2)
KİRA SÖZLEŞMELERİNDE TAHKİME ELVERİŞLİLİK
Kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar gibi sürecin uzunluğunun tarafların hayatını büyük oranda çekilmez hâle getirdiği uyuşmazlıklarda tahkime başvurmak kiraya veren için de kiracı için de elbette daha avantajlıdır. Tahkim sürecinde uyuşmazlıkların çözümü elbette mahkemelere nazaran daha hızlıdır. Bu yönüyle hem mahkemeler gibi kesin ve bağlayıcı karar verebilen hem de daha kısa süren bu yöntem tercih sebebidir. Peki kira sözleşmeleri daha avantajlı bir yol olan tahkime elverişli mi? Bu hususta Kanun’un tahkime elverişliliği düzenleyen hükmüne bakmak gerekir.
Kanun’da tahkime elverişli olmayan uyuşmazlıklar düzenlenmiştir ( HMK m.408). Buna göre tahkime gidilemeyecek uyuşmazlıklar şunlardan ibarettir;
· Taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan kaynaklanan uyuşmazlıklar
· İki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar
Kira sözleşmeleri taşınmazın aynına ilişkin olmadığı için kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar ilk bendi dahil değildir. Taraf iradeleri hususu ise kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığa bağlıdır ve ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Bu hususu Yargıtay 2023/4108 E., 2024/2037 K. Sayılı kararında şu şekilde özetlemiştir;
“Kira sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların tahkime elverişliliğini açıkça engelleyen kanuni bir düzenleme yoktur. Bu türden uyuşmazlıkların tahkime elverişli olup olmadığının tayininde, uyuşmazlık konusu olan işin taraf iradelerine tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda kiraya veren ve kiracı iradelerine tabi olmayan kamu düzenine ilişkin olan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahkime elverişli olarak kabul edilmez. Bu nedenle öncelikle kira sözleşmelerinin niteliği ve türlerine göre kira ilişkisinde ortaya çıkabilecek uyuşmazlık konusunun kiracı ve kiraya veren iradelerine tabi işlerden olup olmadığının belirlenmesi gerekir.”
Tahkime elverişli olmayan hâller kanunda iki durumda mevcuttur. Ancak Yargıtay içtihatlarıyla kamu düzenini etkileyen durumlarda da tahkime gidilemeyeceği kabul edilmiştir. Bu yüzden kamu düzeni kavramının kapsamı tahkim elverişliliğinin tespitinde önemlidir. Anayasa Mahkemesi, 1963/128 Esas, 1964/8 Karar, 28.01.1964 tarihli kararında kamu düzenini şu şekilde ifade etmiştir:
“ ...Toplumun huzur ve sükununun sağlanmasını, Devletin ve Devlet teşkilatının muhafazasını hedef tutan her şeyi ifade ettiği, başka bir deyimle cemiyetin her sahasındaki düzeninin temelini teşkil eden kuralları kapsadığı sonucuna varılmaktadır...”
Taraflar arasında çıkan uyuşmazlığın çözümü kamu düzenini etkileyecekse tarafların iradesine bırakılması doğru görülmemiştir. Taraf iradelerine tabi olmadığında da 408.maddenin kapsamına dahil olarak tahkime elverişli olmayacaktır. Yukarıdaki Yargıtay kararında da açıklandığı gibi “..kira sözleşmelerinin niteliği ve türlerine göre kira ilişkisinde ortaya çıkabilecek uyuşmazlık konusunun kiracı ve kiraya veren iradelerine tabi işlerden olup olmadığının belirlenmesi gerekir.” Bu bağlamda kira sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar dört başlık altında toparlanabilir. Bunlar; kira bedelinin tespiti, kira alacağı, kiracının tahliye edilmesi ve ticari dava niteliğindeki kira uyuşmazlıklarıdır.
KİRA BEDELİNİN TESPİTİ DAVASININ TAHKİME ELVERİŞLİLİĞİ
Kira bedeli hususu ülkedeki kira konut fiyatlarını etkileme imkânı olması sebebiyle kamu düzenini etkileme potansiyelini haizdir. Yargıtay yeni tarihli bir kararında bu hususta atıf yaptığı eski tarihli kararıyla aynı yönde karar tesis ederek içtihadını değiştirmediğini ortaya koymuştur.
Yargıtay 3. HD E. 2023/4108, K.2024/2037, T.26.06.2024
“Özellikle kira artış oranına üst sınır getiren söz konusu TBK 'nun 344. Madde hükmü konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin kira sözleşmelerinde emredici niteliği ile uygulanmaktadır. Konut ve çatılı iş yeri kiralarında yeni dönem kirası için artış oranı belirlemede taraflar tamamen serbest değildir. Bu özelliği nedeniyle konut ve çatılı iş yeri kira ilişkisinden kaynaklanan kira tespiti uyuşmazlıkları tahkime elverişlilik kriteri taşımaz. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 02.12.2004 T. E. 2004/13018 , K. 2004/13409 gibi )”
Atıf yapılan söz konusu Yargıtay 3.HD 2004/13018 E. , 2004/13409 K. Sayılı 02.12.2004 tarihli kararında kira bedelinin tespiti davalarının tahkime elverişli olmadığı düzenlenmiştir;
“Taraflar, aralarındaki uyuşmazlığı gidermek için serbestçe anlaşma yapabiliyorlar ve bu anlaşma mahkemenin kararına gerek olmaksızın geçerli ise, o uyuşmazlık hakkında tahkim sözleşmesi (ya da tahkim şartı) yapılabilir. Tarafların dava konusu üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri hallerde tahkim caiz değildir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, kira bedelinin tespiti davalarında tahkim yoluna başvurulamaz. Kira tespiti hususu kamu düzenini ilgilendirdiği için, tarafların serbest iradeleri ile kira parasını kararlaştırmaları ancak belli ölçüler ve sınırlar dahilinde mümkündür. Dolayısıyla bu hususta tarafların tasarruf yetkileri sınırsız değildir.”
Kira bedelinin tespiti davasında taraf iradelerinin serbest olduğu kabul edilerek tahkime elverişli görülmesi hâlinde kira bedelindeki fahiş artışlar söz konusu olabilecektir. Kamu düzeni ilkesi gereğince devletin, vatandaşların barınma hakkını adil şekilde sağlaması ve fiyat artışlarına karşı tedbir alması gerekir. Aksi hâlde fahiş artışlar, kamu barışını olumsuz yönde etkileyecektir. Bu sebeplerden ötürü kira bedelinin tespiti davalarının devlet mahkemelerinde çözümlenmesi yerinde görülmüştür.
KİRA SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLI TAHLİYE DAVALARININ TAHKİME ELVERİŞLİLİĞİ
Kira sözleşmesinden kaynaklı kiracının tahliyesi davasında tahkime elverişlilik hususu ise tartışmalı olup Yargıtay’ın içtihadı bu konuda istikrarlı değildir. Bazı kararlarında kamu düzeniyle ilişkili görerek tahkime elverişli kabul etmezken;
Yargıtay 6 HD 1970/3032 E., 1970/3170 K., 10.07.1970 T.
“… 6570 sayılı gayrimenkul kiraları hakkındaki kanunun 8inci maddeside (bu kanunla Borçlar Kanununda gösterilen haller dışındaki sebeplerle açılacak tahliye davalarının mukavelelerde aksine şart bulunsa dahi mesmu olamayacağı) hükmünü getirmiş ve aynı kanunun 10uncu maddesinde de bu kanuna göre açılacak davaların sulh mahkemelerinde bakılacağına işaret edilmiştir. Bu durumda Borçlar Kanununun 256ncı maddesinde aykırı hareketten dolayı açılacak davalarda 6570 sayılı Kanunun 10ncu maddesi uyarınca sulh mahkemelerince bakılması iktiza edeceğinden ve sözü geçen kanun kamu düzenine ilişkin bulunması sebebiyle dava hakem yolu ile görülemeyeceği cihetle davalının bu yöne dokunan itirazları yerinde değildir...”
3. HD E. 2023/4108, K.2024/2037, T.26.06.2024
“Aynı şekilde TBK m. 347/son ve m. 354 'deki düzenlemelere göre konut ve çatılı işyeri kiralarında fesih ve tahliye sebepleri sınırlı sayıda ve emredici usule tabi olarak düzenlenmekle bu uyuşmazlıklarında tahkime elverişli olmadığı kabul edilir.”
Bazı kararlarında ise tahliye davalarını tahkime elverişli kabul etmiştir;
Yargıtay 19. HD 2004/5413 E., 2004/12656 K., 16.12.2004 T.
Davalı vekili cevabında, taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesi nedeniyle hakeme gidilemeyeceğini, uyuşmazlığın tahliyeden kaynaklandığını, tahliye davasında tahkim yoluna başvuramayacağını belirterek talebinin reddini istemiştir. Mahkemece, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığının ve oluşan zararın ne miktar olduğunun belirlenmesi yönündeki ihtilafın hakemde çözüleceği, üçüncü hakemin mahkemece belirleneceği gerekçesiyle 25.6.2001 tarihli sözleşme uyarınca üçüncü hakem olarak B.’un atanmasına karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir… Davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA..”
Yargıtay 14. HD 2010/11426 E. ve 2010/13965 K. Sayılı Karar
“Mahkemece, davacı tarafından açılabilecek dava tahliye, kira tespiti ve kira bedeli alacağının tahsili istemlerine ilişkin olabileceğinden, bu hususlarda tarafların irade serbestisi bulunmadığından bahisle dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki 28.06.2007 ve 29.06.2007 tarihli sözleşmelerin “özel şartlar” başlıklı 5.maddesinin (e) bendinde aynen “bu sözleşmeden kaynaklanan her türlü ihtilaf halinde taraflar çözümü tahkim yoluyla arayacaklarını beyan ve kabul ederler” hükmüne yer verilmiştir. Kısaca sözleşmenin bu hükmü, tahkim şartına ilişkindir. Ne var ki, taraflar sözleşmelerinde hakemlerin sayısı ve seçim şeklini göstermemişler, sadece uyuşmazlığın giderilmesinde tahkim usulünü tercih etmişlerdir. HUMK’nun 520.maddesi “hilafına mukavelede sarahat olmadıkça, hakemler üç kişi olmak üzere davayı rüyete salahiyattar hakim tarafından intihap olunur..” hükmünü içermektedir. Somut uyuşmazlıkta, sözleşmede hakemlerin sayısı ve seçim şekli gösterilmemiş bulunduğundan, hakemlerin üç kişi olarak mahkemece seçilmesi gerekir. Hakem tayini için taraflardan birinin dava açacağını bildirmesi yeterli olup, açacağı davanın niteliğini açıklamak zorunluluğu yoktur. Şayet, açılacak davada kamu düzenine ilişkin bir uyuşmazlığın çözümü hakemlerden istenmişse, bunun değerlendirmesi hakeme ait bir husustur. Yapılan bu saptamalara göre, mahkemece işin niteliğine uygun bilgi ve uzmanlıkta hakemlerin seçimi gerekirken, davanın yazılı bazı gerekçelerle reddi doğru olmamıştır.”
Yargıtay yanında doktrinde de bu husus tartışmalıdır. Kimi yazarlara göre HMK’de tahkime elverişli olmayan haller düzenlenmiştir ve kira sözleşmeleri bu düzenleme (m.408) kapsamında değildir böylece taraflar iradeleri ile tahliye davalarını tahkime taşıyabilir. Diğer bir görüş ise kira sözleşmesinden kaynaklı tahliye davalarının kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu sebepten dolayı bu tür uyuşmazlıkların tahkime elverişli olmadığı yönündedir. Ancak tahliye davalarında tahkime gidilebileceğini düşünenler çoğunluktadır.
KİRA UYUŞMAZLIKLARINDAN KAYNAKLANAN ALACAK DAVALARININ TAHKİME ELVERİŞLİLİĞİ
Kira uyuşmazlıklarından kaynaklanan alacak davalarında Yargıtay, kiraya veren ve kiracının irade serbestisine sahip olduğunu düşünerek davanın tahkime elverişli olduğu yönünde olumlu yaklaşımda bulunmaktadır. Nitekim kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak davaları tarafları ilgilendirmekte olup kamu düzenini etkileyen bir yönü de yoktur.
Yargıtay 3. HD, 2023/4108 E., 2024/2037 K., 26.06.2024 T.
“Ancak konut ve çatılı iş yeri kiralarında kira alacağının tahsili ile tazminat talepli uyuşmazlık konularının taraf iradelerine tabi olan işlerden kabul edildiğinden tahkime elverişli olduğu kabul edilir.”
TİCARİ DAVA NİTELİĞİNDEKİ KİRA UYUŞMAZLIKLARININ TAHKİME ELVERİŞLİLİĞİ
Her iki tarafın yani kiracı ile kiraya verenin tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmesi ile ilgili olması halinde ticari dava niteliğinde kira uyuşmazlığı söz konusu olacaktır.
Ticari nitelikteki kiralarda her iki tarafın tacir olması nedeniyle tacirlerin basiretli davranması yükümlülüğünden ötürü kira sözleşmelerinde geçerli olan zayıf tarafın korunması ilkesinin uygulanması gerekmemektedir. Ayrıca ticari ilişkilerde daha çok iş yerinden kaynaklı uyuşmazlıkların gündeme gelmesi nedeniyle kiracının konut ihtiyacında olduğu gibi kamu düzenini koruma yaklaşımı da yoktur.
Bu sebeplerle Yargıtay’ın da desteklediği gibi irade serbestisine dayanan ticari dava niteliğindeki kira davaları tahkime elverişlidir.
TAHKİM ŞARTI VARKEN DAVA AÇILMASI MÜMKÜN MÜ?
Tahkim, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ilk itirazlar arasında düzenlenmiştir. Yani mahkemece resen dikkate alınmayacak, taraflarca cevap süresi içerisinde tahkim ilk itirazında bulunulabilecektir. Söz konusu düzenleme 116. madde olup şöyledir;
HMK m.116
İlk itirazlar aşağıdakilerden ibarettir:
a) Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı.
b) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı.
İlk itirazlar yalnızca cevap süresi içerisinde ileri sürülebilecek olup bu cevap süresi 2 haftadır. Sürenin geçirilmesi hâlinde ilk itirazın ileri sürülebilmesi mümkün değildir. Yargıtay kararlarına göre, davalı cevap süresi içerisinde bir süre uzatım talebinde bulunmuş ise ve mahkeme tarafından bu talep kabul edilmişse, ek süre içinde ilk itirazlar cevap dilekçesi ile yapılabilir.
Özetle, eğer tahkim sözleşmesi olan bir hususta karşı taraf dava açmışsa mahkeme taraflar arasında tahkim sözleşmesinin varlığını kendiliğinden gözetmez. Bunu tarafların cevap süresi içerisinde ileri sürmesi gerekir. Aksi hâlde yargılamaya devam olunur. Tahkim sözleşmesinin varlığı yargılamaya engel değildir.
Yargıtay 6. HD, 2012/9581 E., 2013/1334 K. sayılı kararında
“...01.10.2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 7. maddesinde ihtilaf halinde Ticaret Odasından ve Esnaf Odasından 2 şer kişinin hakemliğine başvurulacağı kararlaştırılmıştır. Davalı tarafından yasal süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde, taraflar arasındaki ihtilaflarda hakeme başvurulacağı hususunu bildirerek itirazda bulunmuştur. Öncelikle Kira sözleşmesindeki tahkime ilişkin hüküm ve davalının bu yöndeki itirazının 1086 Sayılı HMUK'un 516 vd. maddeleri ve 6100 Sayılı HMK'nun 412 v.d maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekirken...” diyerek tahkime tabi tutulmuş sözleşmelerde öncelikle tahkim itirazının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
SONUÇ
Tahkim; Kanun’un izin verdiği konularda, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların devlet mahkemeleri yerine tarafların belirledikleri hakem adı verilen kimseler aracılığı ile çözümlenmesidir. Tahkim sonucunda hakemler tarafından verilen kararlar da mahkeme tarafından verilen hüküm gibi bağlayıcı ve kesindir.
Taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan kaynaklanan uyuşmazlıklar ve iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda tahkime gidilemeyeceği 6100 saılı HMK m..408’de düzenlenmiştir.
Kira sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda tahkime elverişlilik uyuşmazlığın türüne göre değişmektedir. Kira sözleşmelerinde tahkime elverişlilik değerlendirmesi kira sözleşmesi taşınmazın aynına ilişkin olmadığı için, uyuşmazlık tarafların serbest iradesine dayanıyor mu ve kamu düzenini etkiliyor mu bunlara bakılır. Bu hususların her uyuşmazlık için ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar; kira bedelinin tespiti, kira alacağı, kiracının tahliye edilmesi ve ticari dava niteliğindeki kira uyuşmazlıklarıdır.
Kira bedelinin tespiti davası, kira bedelinin kamu düzenini etkileyeceğinden bahisle tarafların serbest iradesine bırakılmayarak 6098 sayılı TBK m.344’te sınırlama getirilmiştir. Bu sebeple tahkime elverişli değildir.
Kira sözleşmesinden kaynaklı tahliye davalarında tahkime gidilip gidilemeyeceği hususu ise tartışmalıdır. Yargıtay bazı kararlarında tahliyenin HMK‘de düzenlenen elverişli olmayan hâllerden olmadığını, tarafların serbest iradesine dayandığından bahisle tahkime elverişli olduğu düşünülürken, bazı kararlarında kamu düzeninden görülerek tahkime elverişli olmadığı değerlendirilmesinde bulunulmuştur. Doktrinde de bu husus tartışmalıdır. Ancak tahliye davalarında tahkime gidileceğini düşünen yazarlar çoğunluktadır.
Kira uyuşmazlıklarından kaynaklanan alacak davalarında Yargıtay, kiraya veren ve kiracının irade serbestisine sahip olduğunu düşünerek davanın tahkime elverişli olduğunu kabul etmektedir.
Her iki tarafın yani kiracı ile kiraya verenin tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmesi ile ilgili olması halinde ticari dava niteliğinde kira uyuşmazlığı söz konusu olacaktır. Bairetli tacirler arasında yapılan ve irade serbestisine dayanan ticari dava niteliğindeki kira davaları tahkime elverişlidir.
Taraflar arasında tahkim sözleşmesi varken dava açılmışsa tahkim ilk itirazı gündeme gelecektir. Buna göre kesin yetki ve tahkim olarak düzenlenen iki ilk itirazdan biri olan tahkim ilk itirazı dava açılması hâlinde cevap süresi olan 2 hafta içerisinde ileri sürülebilecektir. Aksi hâlde mahkemece resen dikkate alınmayıp yargılamaya devam edilecektir.
İlgili yazıya ilişkin video anlatımı ektedir.
https://www.youtube.com/watch?v=8jK2k8gkffU

2B Arazileri Ve Anayasa Mahkemesi Kararı
Miras Sebebiyle İstihkak Davası

TAŞINMAZIN DEVRİ VEYA TAŞINMAZ ÜZERİNDE SINIRLI AYNİ HAK KURULMASINA İLİŞKİN ARABULUCULUK TUTANAKLARININ İCRASI

İHALENİN FESHİ DAVALARI

YENİ ARAZİ OLUŞMASI YOLUYLA TAŞINMAZ MÜLKİYETİNİ KAZANMA / TMK m.708

6306 Sayılı Kanun’un 6. Maddesinin Anayasal Hak Ve Özgürlükler Açısından Ele Alınması

TAŞINMAZ KİRALAMALARINDA KİRAYA VERENİN HAPİS HAKKI

7445 Sayılı Kanun Ve Dava Şartı Arabuluculuk

ERKEN TAHLİYE’NİN KİRAYA VEREN VE KİRACI BAKIMINDAN SONUÇLARI

Aile Konutu

BORÇLUYA SATIŞ YETKİSİNİN VERİLMESİ VE İİK 135/2 KAPSAMINDA TAŞINMAZLARIN TAHLİYESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Anayasa Mahkemesi Kararı Sonrası Değer Artış Payı

Anayasa Mahkemesi’nin Hukuki Kamulaştırmasız El Atmalara Yönelik Önemli Kararına İlişkin Değerlendirme.

TRAMPA SÖZLEŞMESİ
