Yayınlarımız
İMAR PLANLARININ İPTALİ
Av. Murat TEZCAN & Stj. Av. Merve TAYANÇ
A- GİRİŞ
İmar planları, bir bölgenin ya da bir taşınmazın yapılaşma amacını, kullanım şeklini, yapılaşma koşullarını sosyo-ekonomik ve kültürel koşulları da dikkate almak suretiyle belirleyen düzenleyici idari işlemler olarak tanımlanabilmektedir. İmar planları 3194 Sayılı İmar Kanunu ve bu kanun uyarınca hazırlanan yönetmelikler uyarınca yapılmaktadır. Ancak hazırlanan imar planları her zaman hukuka uygun bulunmamaktadır. İdari işlem niteliğine sahip olmaları nedeniyle; imar planlarının şekil, amaç, yetki, konu, sebep unsurları bakımından usulüne uygun hazırlanmaları gerekmektedir. Yargı kararlarına baktığımızda ise bu unsurlara aykırı hazırlanan planların iptaline karar verildiği görülmektedir. İşte bu makalemizde imar planlarını ve imar planlarının iptaline ilişkin süreçler yargı kararlarıyla desteklenmek suretiyle açıklanacaktır.
B- İMAR PLANLARI
İmar planları İmar Kanununda düzenlenmiş olup kanunda iki tür imar planına yer verilmiştir. Salt bu planlar imar planı olarak kanunda sayılmış olsa da mekânsal strateji planı ve çevre planı olmak üzere imar planları da bulunmaktadır. Ancak kanundan hareketle iki tür imar planı aşağıda detaylıca açıklanacaktır.
1- Nazım İmar Planı
Nazım İmar Planı, 3194 Sayılı İmar Kanununun 5. Maddesinde tanımlanmış olup bu tanımda “varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plandır.” Şeklinde ifadelere yer verilmiştir. Nazım imar planları, onaylanmış mevcut bulunan haritalar üzerine çizilmektedir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere nazım imar planları, uygulama imar planlarına esas oluşturmak amacıyla düzenlenmektedir. Üzerinden ölçü alınamayacağı ve uygulama için kullanılamayacağı için bir düşünce projesi olarak kabul edilen bu planlar, ilgili yerlerim yerinin ana dokusunu gösterir, kesin sınır ve şekil belirlememektedirler. Nazım imar planlarında, şehirlerin gelecekteki nüfus ve yapı yoğunlukları, yerleşim alanlarının gelişme yönleri ve büyüklükleri, ulaşım ağı ve ulaşım sorunlarının nasıl çözümleneceğine ilişkin hususlar gösterilmelidir. Ayrıca imar planının tanımı içerisinde geçen arazi kullanım şekilleri ve başlıca bölge tiplerinden oturma, ticaret ve sanayi bölgeleri, yeşil alanlar, ulaşım alanı ve yerleşim dışı alanlar kastedilmektedir
2- Uygulama İmar Planları
3194 Sayılı İmar Kanununda Uygulama İmar Planları “tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plandır.” Şeklinde tanımlanmıştır. Alt ölçekli planların üst ölçekli planlara uygun olması gerekmekte olup, üst ölçekli planlara aykırı düzenleme getirilmemelidir. Bu husus idari işlemin “şekil” unsurunu teşkil etmekte olup unsura aykırılık halinde imar planının iptaline karar verilmektedir. Uygulama imar planı da kendisinden daha üst ölçekli planlara uygun olmalıdır. Uygulama imar planının nazım imar plana aykırı düzenlemeler getirmesi mümkün değildir.
C- İMAR PLANLARININ İPTALİ İSTEMİYLE YAPILACAK İTİRAZ YOLU
İmar planları her zaman hukuka ve kanuna uygun olarak hazırlanmamaktadır. İşte bu nedenle 3194 Sayılı Kanunda imar planlarının ilan edilmesi ve ilandan itibaren 15 günlük süre içerisinde itiraz yolunu açan hüküm bulunmaktadır. Ancak önemle belirtmek gerekir ki; söz konusu itiraz yolu imar planının iptali davasından ayrıksı olup imar planının iptali davası ilerleyen bölümlerde irdelenecektir. 3194 Sayılı İmar Kanunun 8. Maddesinin b bendine göre Planlar, belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilmektedir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi on beş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlamaktadır. İtirazın reddedilmesi halinde, menfaati bulunan kimseler tarafından imar planının iptali davası açılması gerekmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki; imar planına itiraz, imar planının iptaline ilişkin olarak dava açılabilmesi için zorunlu bir şart değildir. Bu nedenle imar planına ilişkin 1 KELEŞ, a.g.e., s. 150; TEKİNBAŞ, Belma, “Plan Hiyerarşisi”, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Belediyeler Dergisi, Y. 6, S. 13, s. 12. 3 olarak itiraz edilmemişse dahi, imar planının iptali talebiyle idari yargıda dava açılması mümkündür. Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur ki; askı süresi tamamlanmadan imar planlarına karşı iptal davası açılması imkanı bulunmamaktadır. Zira imar planları, askı süresi tamamlanmadığı sürece henüz kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğine dönüşmemektedir.
D- İMAR PLANLARININ İPTALİ DAVASI
İmar planı idari işlem niteliğini haiz olup usulüne uygun şekilde iptal davasına konu olabilmektedir. Anayasanın 125/1. maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Bu nedenle imar planının hukuki usul ve esaslara aykırı olduğu iddiasıyla imar planının iptali istemli olarak idari işlemin iptali davası açılabilmektedir. Ancak bu davada ileri sürülen iddiaların ispat edilmesi zorunludur. Aşağıda da detaylıca açıklanacağı üzere idari işlemin unsurlarından birine aykırılık halinde imar planının iptaline karar verilmelidir.
E- İMAR PLANLARININ İPTAL SEBEPLERİ
İmar planları hukuki nitelik olarak birer idari işlem niteliğindedir. Bu doğrultuda idari işlemin geçerliliğinde aranan ilkelerin hepsi imar planlarında da aranmaktadır. Bir imar planının hukuka uygunluğu, yetki şekil, sebep, amaç ve konu unsuru bakımından incelenerek belirlenmektedir. Bu unsurlardan birinin eksik olması halinde söz konusu imar planının iptaline karar verilmelidir. Ancak İptal kararıyla birlikte iptal edilen işlem en başından itibaren ortadan kalkar ancak aynı yetkilerle donatılmış olan idare her zaman mahkeme kararındaki iptal sebeplerine uygun olarak yeni bir işlem tesis edebilmektedir. Danıştay kararları incelendiğinde de imar planlarının iptalinin belirtilen beş unsurdan birinin eksik olması halinde gerçekleşeceğinin hüküm altına alındığı görülmektedir.
1- Yetki Yönünden Hukuka Aykırılık
İmar planlarında yetkili idare Belediye ve mücavir alan sınırları içinde Belediye, Belediye ve mücavir alan sınırları dışında İl Özel İdaresi, Büyükşehirlerde nazım imar planı yapmaya büyükşehir belediyeleri yetkilidir. Ayrıca özel kanunlarla plan yapılan alanın özelliğine göre özel olarak yetkilendirilen idareler de bulunmaktadır. Bu noktada Kültür ve Turizm Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı imar planı yapmaya yetkili idareler arasında sayılmaktadır. İmar planının kanunlarda belirlenen idareler dışında yetkisiz idareler tarafından hazırlanması ve yapılması söz konusu planının iptaline sebebiyet verecektir. Nitekim;
• Danıştay 6. Dairesinin 2008 Tarihli bir kararında “ Büyükşehir belediyesince hazırlanan nazım imar planı yürürlüğe girdikten sonra kanunda anılan süre beklenilmeden uygulama imar planı değişikliğinin hazırlandığı, uygulama imar planı yapma yetkisinin aslen ilçe veya ilk kademe belediyelerine ait olduğu, bu konuda istisnai olarak verilen sürede ilçe veya ilk kademe belediyesince hazırlanmaması halinde büyükşehir belediyesince uygulama imar planı yapılabileceği, bu itibarla dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
2- Amaç Yönünden Hukuka Aykırılık
İmar planlarının genel amacı kamu yararıdır. Kamu yararına aykırılık başlı başına bir iptal sebebi olarak karşımıza çıkmaktadır. İdare tarafından planın kamu yararıyla yapıldığını ispat etmek zorundadır. Plan değişikliği kararı alınırken bu kararın alınmasına dair zorunlulukların tek tek açıklanması gerekir. Nitekim;
• Danıştay 6. Dairesinin 2021/6576 E., 2023/5636 K. Sayılı ve 07.06.2023 Tarihli Kararında “kıyıyla ilişkilerin yapılı çevre oluşumunu yönlendiren bir veri olarak plan kapsamında çözülmediği, davaya konu taşınmazın mevcut yerleşik alanlardan uzak mesafede ve kopuk konumda olması burada bir yapılı çevrenin oluşmasına olanak tanıyacak olan turizm tesis alanı kararının doğru bir yer seçimi olmadığı tüm bu tespitlerin değerlendirilmesinden dava konusu plan değişikliklerinde koruma-kullanma dengesine, planlama esasları ile yöntemlerine, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” Şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu karardan da anlaşılacağı üzere mahkemeler tarafından imar planının kamu yararına uygun olup olmadığı, plan değişikliğinin zaruri olup olmadığı incelenmeli ve ona göre karar verilmelidir.
3- Şekil Yönünden Hukuka Aykırılık
Şekil yönünden hukuka aykırılıkların mevcudiyeti imar planı hazırlanırken uyulması gereken usuller ile yakından bağlıdır. Zira imar planı hazırlanırken gerekli analizlerin bilimsel yollarla yapılması, bilirkişiler marifetiyle planın hazırlanması gerekmektedir. Bu durum amaç unsuru olan kamu yararı ile de oldukça bağlantılıdır. Nitekim; imar planının hazırlanmasında kamu yararının saptanabilmesi için gerekli araştırmaların yapılması ve imar planının zaruri olması gerekmektedir. Gerekli araştırmalar, analizler yapılmadan hazırlanan imar planlarının mahkemeler tarafından iptal edilmesi gerekmektedir. Buna ilişkin olarak;
• Danıştay 6. Dairesinin 2020/928 E., 2022/3739 K. Sayılı ve 29.03.2022 Tarihli Kararında “Dava konusu 1/25.000 ölçekli İl Çevre Düzeni Planı ile 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı arasında büyük ölçüde uyum olmasına karşın, Danıştay 6. Dairesi'nin 3.7.2012 tarih ve 2010/3829 esas sayısı ile verdiği kısmen *Yürütmenin Durdurulması' hakkındaki kararına aykırı olarak; gereğinden fazal kentsel gelişme alanının yürürlükteki imar planları tarafından önerilmiş olduğunun saptanmış olmasına karşın, plan paftasında Ve planın hükümlerine net bir müdahalenin yapılmamış olmasının şehircilik ve planlama ilkelerine, belde ihtiyaçlarına ve imar mevzuatına uygun olmadığı kanaati gereği, raporda belirtilen şehircilik ve planlama ilkelerine aykırı olduğu belirtilen maddeler yönünden, tesis edilen işlemde imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uyarlık bulunmadığından” şeklinde hüküm kurularak analiz işlemleri yapılmadan imar planının hazırlanması hukuka uygun görülmemiş ve imar planının iptaline karar verilmiştir.
4- Sebep Yönünden Hukuka Aykırılık
İmar planında sebep unsuru denildiğinde akla ilk gelmesi gereken husus planlar hiyerarşisidir. Nitekim imar planlarının sebebi bir üst ölçekli imar planı olup her üst ölçekli imar planı bir alt ölçekli planın sebebini teşkil etmektedir. Yukarıda da detaylıca açıklamış olduğumuz üzere nazım imar planının sebebi çevre düzeni planı, uygulama imar planının dayanağı nazım imar planıdır. Bu hiyerarşiye aykırı olarak hazırlanan her imar planı hukuka aykırılık teşkil etmekte olup iptaline karar verilmesi gerekmektedir. Nitekim;
• Danıştay İdari Davalar Dairesi Kurulunun 2016/1888 E., 2016/2642 k. Sayılı 11.10.2016 Tarihli Kararında “Uyuşmazlıkta, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı ile "MİA" Merkezi İş Alanı kullanım kararı getirilmesinin şehircilik ilkeleri ve planlama esasları yönünden değerlendirilmesine gelince; 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı, alandaki yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve esaslarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olup bir alanın 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planındaki ilke ve esaslara uygun olarak nasıl ve hangi ölçüler içerisinde kullanılacağının 1/1000 ölçekli uygulama imar planında net bir biçimde ortaya konulması gerekmektedir. Aynı şekilde, taşıt-yaya yol düzeni ve sistemi, yoğunlukların dağılımı, yapılar ve yapıların ölçüleri ve düzeni, kitle düzeni, estetik değerlendirmeler, zemin koşulları, alanda korunması gereken doğal yaşam ortamı ve kaynaklar vb gibi 6 hususlar dikkate alınarak, imar uygulama etap ve esaslarının, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açık olup, bu belirlemelerin proje aşamasına bırakılmasının planlama ilkelerine aykırılık teşkil edeceği kuşkusuzdur.” Şeklinde hüküm kurularak planlar hiyerarşisine aykırı düzenlenen imar planının iptaline karar verilmiştir.
5- Konu Yönünden Hukuka Aykırılık
İdare hukukunda konu, yapılmış olan idari işlem sonucunda meydana gelen hukuki değişikliktir. İdari işlemin konusu bizzat bu işlemin kendisi, onun içeriği olup, işlemde konu unsurunun herhangi bir tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirtilmesi gerekli olup, bu yöndeki zorunluluk idari işlemin hukuki denetiminin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için gerekmektedir. Bu unsura aykırı şekilde hazırlanan imar planlarının iptaline karar verildiğini yargı kararları ışığında belirtmek gerekir. Nitekim;
• Samsun Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesinin 2019/684 E., 2020/649 K. Sayılı Kararında “Dairemizin ara kararlarına davalı idarece verilen cevapta 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planların değiştirildiğinin belirtildiği, dava konusu karar ile hangi ölçekli planda değişiklik yapıldığı hususunda belirsizliğe sebebiyet verildiği dikkate alındığında, değişiklik yapılan planın ölçeğinin belirtilmemiş olması sebebiyle de dava konusu belediye meclisi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır. “ şeklinde hüküm kurulmuştur.
F- İMAR PLANININ İPTALİ DAVASINDA DAVACI VE DAVALI SIFATI
- Davacı İmar planının iptali davası, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanunu 2. maddesi uyarınca menfaati ihlal edilen kimseler tarafından açılabilmektedir. İmar Kanunu ile de dava açma ehliyetine ilişkin bir sınırlama getirilmemiştir. Menfaat her şeyden önce meşru, kişisel ve güncel olmalıdır. Burada aranan güncellik sadece dava açma sırasında değil dava devam ederken de mevcut olmalıdır. Yani kişinin imar planı değişikliğine ilişkin menfaat ihlali dava sırasında da bulunmalıdır. Aksi takdirde açılan dava ehliyet yokluğundan reddedilecektir. Bu hususa örnek vermek gerekirse; imar planı içinde bulunan taşınmazın maliki iken dava sırasında taşınmazın başkasına devredilmesi halinde menfaat ihlalinin güncelliğini yitirmesi nedeniyle dava reddedilecektir. Menfaat ihlali ile ilgili olarak belirtmekte fayda vardır ki; menfaat ihlali kavramı oldukça soyut bir kavram olup dava açma ehliyetine sahip kimseler yargı kararları ile belirlendiğini söylememiz gerekir. Danıştay, imar plan değişikliği işlemi ile davacının menfaat ihlali arasındaki ilişkisini bazı durumlarda dar ve bazı durumlarda ise geniş yorumlamıştır. Her ne kadar “menfaat ihlali” nin yargı kararlarıyla şekillendiğini belirtmiş olsak da imar planı alanı içerisindeki bir taşınmazın maliki yahut sınırlı ayni hak sahibi imar planının iptali istemiyle dava açma hakkına sahiptir. Bunun dışında;
- • Şehir sakininin imar planının iptali istemiyle dava açamayacağına ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 2022/433 E., 2022/1629 K. Sayılı Ve 25.04.2022 Tarihli Kararında “Bununla birlikte, çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması amacıyla kamu yararını yakından ilgilendiren konularda, Danıştay içtihatlarıyla, belde sakini olmak, dava açmak için yeterli görülmektedir. Uyuşmazlıkta; davacı tarafından, Ankara ilinde yaşayan biri olarak; parselasyon yapılan yerlerde, düzenleme ortaklık payı (DOP) ile bu yerlerin ihtiyacı olan, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, cami ve karakol gibi umumi hizmet alanlarının karşılanacağı ve düzenleme ortaklık payından karşılanan bu alanların başka maksatlarla kullanılamayacağının İmar Kanunu'nda hüküm altına alındığı, davalı belediyenin kamuya terk edilmiş bir alanda, kullanım amacına aykırı şekilde imar planı değişikliği yapmasının mümkün olmadığı, bu bağlamda sosyal donatı alanı olan park (yeşil) alanında, yapı inşa edilebilmesi amacıyla “rekreasyon” kullanım kararı getirilmesinin; kentte yaşayanların bitki örtüsü ve dinlenme ihtiyacına cevap vermeyen nitelikte bir değişiklik olduğu, imar planı değişikliğinin teknik bir gerekçesinin bulunmadığı ve planlama ilkelerine aykırı şekilde 1/1000 ölçekli uygulama imar planının bütünlüğüne aykırı şekilde parsel bazında değişiklik yapıldığı iddiaları ile açılan bu davadaki talebin, çevre, tarihi, kültürel değerlerin korunması gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır.” Şeklinde hüküm kurulmuştur.
- • Kiracıların imar planının iptali istemiyle dava açmasında menfaatinin bulunmadığına ilişkin Danıştay 6. Dairesinin 2018/7339 E., 2022/3292 K. Sayılı ve 18.03.2022 Tarihli Kararında “ Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, menfaat ihlalinde ilgilinin idari işlemle meşru, kişisel ve güncel 8 bir menfaat ilişkisinin kurulması gerekmektedir. Uyuşmazlıkta, dava konusu plan kararı niteliği itibarıyla mülkiyet hakkının kullanımına ilişkin olduğundan, anılan taşınmazda mülkiyet ve benzeri bağı olmayan ve kiracı olan davacının planın iptalini istemesinde hukuken korunması gereken bir menfaatinin bulunmadığı, ayrıca dava konusu parsele ilişkin plan değişikliği talebinin taşınmazın tahsisli olduğu ilçe müftülüğü tarafından yapıldığı ve bu talebin reddi üzerine taşınmaza yönelik plan değişikliği talebinin reddine ilişkin işlemin iptalinin istenildiği dikkate alındığında, davacının hukuki, kişisel ve güncel bir menfaatinin söz konusu olamayacağı açıktır. Bu durumda, dava konusu işlemle davacı arasında hukuken korunabilir bir menfaat ilişkinin varlığı tespit edilemediğinden, davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken işin esasına ilişkin değerlendirme yapılması suretiyle işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu idari dava dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.” Şeklinde hüküm kurulmuştur.
- • İmar planı alanı içinde çiftçilik yapan kişinin dava açma ehliyetinin bulunmadığına ilişkin İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. Dairesinin 2022/1561 E., 2023/67 K. Sayılı Ve 27.01.2023 Tarihli Kararında “ davacıdan, "davaya konu taşınmazın bulunduğu bölgede veya yakın çevresinde malik olduğu taşınmazı bulunup bulunmadığı hakkında bilgi verilmesi ve var ise tapunun bir örneğinin dosyaya sunulması, iptali istenilen imar planları ile hangi konuda menfaat ihlaline uğradığının açıklanmasının istenildiği, dosya içeriğinde bulunan belgelerde planlama alanındaki bölgede ziraat yapıldığına dair ifadede bulunulmuş ise de, bu bölgede zirai faaliyette bulunulduğu konusunun ve benzinlik alanının hangi nedenle menfaat ihlaline neden olduğu hususunun ortaya konulması ve varsa dava açma ehliyetini tanımlayan somut belgelerin sunulmasının" istenildiği, ara kararlarına cevaben davacı vekili tarafından verilen ve 11/01/2023 tarihinde Dairemiz kaydına giren dilekçede, "davaya konu planlama alanı olan Kızılcasöğüt Mahallesi sınırları içerisinde davacının herhangi bir taşınmazının bulunmadığı ancak davacının Kızılcasöğüt Belediye mücavir alanı dışındaki Kızılhisar Mahallesinde ikamet ettiği ve burada çiftçilik yaptığı, gidiş-gelişte uyuşmazlık konusu yer ile bitişiğindeki yolu kullandığı, bu sebeple menfaatinin bulunduğu" yönünde açıklamalarda bulunulduğu, Dairemizce Uyap sisteminde yer alan TAKBİS kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davacının 9 planlama alanı olan Kızılcasöğüt Belediyesi sınırları içerisinde bir taşınmazının bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda, davacının, dava konusu işlem ile doğrudan bir menfaat ilişkisinin bulunmadığı, Kızılcasöğüt Belediyesi mücavir alan sınırları dışındaki Kızılhisar Mahallesinde yaşayan bir kişi olarak açtığı bu davadaki istemlerinin çevre, tarihi, kültürel değerlerin korunması gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar kapsamında da değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla bakılan davayı açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” Şeklinde hüküm kurulmuştur.
Davalı:
İmar planının iptali davasının belediye meclisi veya il genel meclisine karşı açılması mümkün değildir. Bu dava, işlemi yapan idarenin organına değil, doğrudan ilgili idareye karşı açılmalıdır.
G- İMAR PLANLARININ İPTALİ DAVASINDA DAVA AÇMA SÜRESİ
İmar planının iptali davasını açma süreleri, imar planının askıya çıkarılmış olup olmadığı veya askıya çıkarılmışsa bu ilan edilmiş olan imar planına ilişkin olarak itiraz yoluna başvurulup başvurulmadığına göre değişiklik göstermektedir. İmar planına itiraz edilmemiş olup 1 aylık askı ilan süresinin sonunda imar planı kesinleşmişse, bu kesinleşme tarihinden itibaren 60 günlük süre içerisinde imar planının iptali davası açılabilmektedir. 1 aylık ilan süresi içerisinde imar planına itiraz edilmişse ve itiraz reddedilmişse ya da kanunda belirtilen 15 günlük sürenin sonunda cevap verilmeyerek zımnen reddedilmişse, 1 aylık askı süresinin bitmesinden itibaren 60 gün içerisinde iptal davası açılabilmektedir. Askıya çıkarılmayan, yani usulüne uygun bir şekilde ilan edilmeyen imar planları, kesin ve yürütülebilir nitelikte idari işlemler değildir. Bu nedenle bu işlemlere ilişkin olarak iptal davası açılması da gerekmemektedir. Ancak idare tarafından, askıya çıkarılmamış olduğu için yok hükmünde olan bu imar planları sanki geçerliymiş gibi uygulama işlemleri yapılmaya başlanmış veya eyleme geçilmişse, tüm bu uygulama işlemleri ile idari eylemlere ilişkin olarak ayrıca dava açılması mümkündür. Ancak Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanı kararı ile onaylanan imar planlarına ilişkin olarak dava açma süresi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A. Maddesine göre ivedi yargılama usulü hükümlerine tabiidir. Bu doğrultuda dava açma süresi 30 gün olarak belirlenmiştir. Nitekim bu hususa ilişkin olarak;
• Danıştay 6. Dairesinin 2021/7307 E., 2022/7603 K. Sayılı Kararında “Uyuşmazlık bu çerçevede ele alındığında, Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanıp 03.02.2021 tarihli ve 3500 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla onaylanan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi uyarınca ivedi yargılama usulüne tabi olup bu işlemlere karşı 30 gün içerisinde dava açılabileceğinin ve 2577 sayılı Kanunun 11. maddesinin uygulanmayacağının Anayasanın 40. maddesi gereğince, ilgililere açıkça bildirilmesi gerekmektedir.” Şeklinde ifade edilerek Özelleştirme idaresi tarafından hazırlanan imar planlarının iptali isteminin ivedi işlerden olduğu hüküm altına alınmıştır.
H- İMAR PLANLARININ İPTALİ DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME İmar planlarının iptali davaları, idari yargının görev alanına girmekte olup bu husus kamu düzenine ilişkindir. Dolayısıyla mahkeme tarafından resen dikkate alınmalıdır. Bu nedenle imar planının iptali davalarında görevli mahkeme, idare mahkemeleridir. Ancak bu noktada önemle belirtmek gerekir ki; Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak görev alacağı davaların düzenlendiği 2575 sayılı Danıştay Kanununun 24/1-c. Maddesinde “Bakanlıklar ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere” şeklinde hüküm bulunmaktadır. İmar planlarının düzenleyici işlem olduğu defaatle belirtilmiş olmakla birlikte bakanlıklar tarafından hazırlanan imar planlarına ilişkin davalar Danıştay’da görülmektedir. İmar planının iptali davasında yetkili mahkeme ise kural olarak imar planından menfaati etkilenen taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
İ- YÜRÜTMENİN DURDURULMASI
İmar planının iptali davalarında davacının talebi halinde yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar verilebilmektedir. Hukuka aykırı bir İmar planının icrası halinde büyük zararların meydana geleceği düşünüldüğünde açılan iptal davasında yürütmenin durdurulmasının talep edilmesi oldukça önemlidir. 11 İmar planları düzenleyici işlem niteliğinde olması nedeniyle yürütmenin durdurulması kararı, plan kapsamındaki tüm parselleri kapsamaktadır. Dolayısıyla iptale konu imar planı kapsamında kalan tüm parseller açısından imar planının uygulanması durdurulmaktadır. Ancak Danıştay 1. Dairesinin 2007 tarihli bir kararında mahkeme tarafından parsel bazında yürütmenin durdurulması hakkında verilen kararın imar planının tamamının durdurulacağı anlamına gelmediği yönünde hüküm kurulmuştur.
J- İMAR PLANININ İPTALİNİN SONUÇLARI
İmar planının iptali istemiyle açılan iptal davasının kabulü ile imar planının iptal edilmesi halinde, imar planına konu edilen yer, plansız hale gelmektedir. Belirtelim ki; eski ve hukuka uygun imar planında değişiklik yapılmışsa ve iptal davasına konu edilmişse, bu değişikliğin iptali halinde eski imar planı geçerlilik kazanmamaktadır. Bu halde de imar planına konu edilen yer plansız hale gelecektir. Nitekim;
• Danıştay 6. Dairesinin 2004 Tarihli Bir Kararında “Uyuşmazlık konusu inşaatın bulunduğu bölgenin imar planının ve parselasyon işleminin yargı kararı ile iptal edilmesi sonucunda, bu yerin plansız alan haline geldiği, yeni planın yapılmasından sonra durumunun değerlendirileceği açık olduğundan ve inşaatın devamına izin verilmemesi yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından” şeklinde hüküm kurulmuştur. Ayrıca dikkat etmek gerekir ki; üst ölçekli planın iptal edilmesi alt ölçekli planların kendiliğinden hükümsüz olması sonucunu doğurmamaktadır. Ancak bu plana dayalı olarak yapılan alt ölçekli planın iptal edilmesi açısından önemli bir gerekçe taşımaktadır. Zira Danıştay 6. Dairesinin bir kararında “1/1000 ölçekli imar planı ve buna bağlı uygulama işlemlerinin idarece ya da yargı kararıyla iptal edilmeksizin üst ölçekli planlar olan 1/25.000 ve 1/5000 ölçekli planların iptal edilmiş olmasıyla kendiliğinden hukuki geçerliliğini yitirdiği dolayısıyla yürürlükten kalktığından söz edilemeyeceğinden,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
K- SONUÇ
İmar planları; belirli bir bölgenin yapılaşması için hazırlanan ve oldukça önemli idari işlemlerdendir. Dolayısıyla hazırlanan planlarının hukuka uygun olması önem arz etmektedir. 3194 Sayılı İmar Kanunu uyarınca imar planları nazım ve uygulama planları olarak ikiye ayrılmaktadır. Nazım planları uygulama planlarının dayanağını teşkil etmektedir. Bu sebeple hazırlanacak uygulama imar planlarının nazım imar planlarına aykırılık teşkil etmemesi 12 gerekmektedir. Aksi takdirde sebep unsuruna aykırılık nedeniyle imar planının iptaline karar verilmesi gerekmektedir. İmar planları onaylanmalarını müteakip planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle ilan edilmektedir. Hak sahipleri tarafından imar planında aykırılık olduğu iddiası mevcutsa bu süre içerisinde itiraz yoluna başvurabilmektedir. İtirazlar ilgili idare tarafından on beş gün içinde karara bağlanmalıdır. İtirazın reddedilmesi veyahut itiraz edilmeden kesinleşen imar planları hakkında 60 günlük süre içerisinde iptal davası açılabilmektedir. Ancak bu noktada Hazine Özelleştirme Bakanlığı tarafından imar planlarının iptali için öngörülen sürenin 30 gün olduğu unutulmamalıdır. Söz konusu davanın açılabilmesi için “menfaat ihlali” nin bulunması gerekmektedir. Menfaati ihlal edilen kimseler bu davayı açabilmekte ise de söz konusu kavramın soyut olması nedeniyle yargı kararlarının dikkate alınması gerekmektedir. Danıştay kararlarında çevre ve kültür koruması haricinde yapılan imar planlarında menfaat ihlali oldukça dar yorumlanmıştır. Örneğin kiracıların imar planı için iptal davası açamayacağı karara bağlanmıştır. İmar planının iptali için açılacak davada mahkemenin yapması gereken şey şekil, yetki, sebep, amaç, konu gibi unsurlar bakımından aykırılığın olup olmadığının tespit etmektedir. Şayet imar planı; yetkili idare tarafından yapılmamışsa, planlar hiyerarşisine aykırı olarak düzenlenmişse, gerekli analizler yapılmadan hazırlanmışsa, kamu yararı bulunmamaktaysa iptal edilmelidir. Nitekim Danıştay tarafından verilen kararlarda da bu unsurların detaylı bir şekilde incelendiği görülmektedir. Ayrıca bu noktada iptal davasında mutlaka yürütmeyi durdurma talep edilmelidir. Zira imar planının dava devam ederken uygulanması halinde oldukça büyük kayıplar meydana gelebilmektedir. Mahkeme tarafından imar planının iptaline karar verilirse imar planına konu edilen yer, plansız hale gelmektedir. Şayet eski ve hukuka uygun imar planında değişiklik yapılmışsa ve iptal davasına konu edilmişse, bu değişikliğin iptali halinde eski imar planı geçerlilik kazanmamaktadır.
İlgili içeriğin video anlatımı aşağıdadır.
https://www.youtube.com/watch?v=QPsFTk3_xdA